Hakka Giden Hak Yolcuları


24. 08. 1983

(Esselâmüaleyküm)    

Muhterem Kardeşlerim!

Allah’ın razı olduğu iyilikler sizin ve ehl-i îmânın üzerinden eksik olmasın.

Hakk’a Giden Hak Yolcuları!

Yolunuza madde, şan ve şöhret, art düşünce, maddî ve nefsânî emeller engel olmasın. Biattan sonra hüsrana düşenlerin sayısı pek çoktur.  Tevbe-yi Nasuh ettikten sonra telkîne riayet, emre itaat, ahde vefa başlıca emelimiz olacaktır. Sırat-ı müstakîm, hidâyet olunanların yoludur.

Bu yolda abdestli, uyanık, adımları göre göre atacağız. Azami derecede dikkatli ve temkinli olacağız. Yıkılıp her şeyini kaybedenlerin adedi pek çok. Rehberimiz Kur'an-ı Kerîm, gerçek mürşitlerin telkîni olacaktır. Þüphe ve evhamı, şirk ve gafleti zikir ve fikir ile kökünden yıkacağız inşaAllah!

Sadâkat ve samimiyetin ifadesi, kuvvetli ve sağlam îmânın semeresi, azim ve cesaretle gönül ihtilâli yapan Hak dostları, nefsânî, maddî ve bütün kötü emellere dur, dediler. Dediler de zirve-yi Tevhîde, naz ve niyâza yükseldiler.

Kemâle gelenlerin, Hak ve hakikate ulaşanların, zevâle düşüp hüsranda kalanların hâllerini kısa da olsa ifade etmeye çalışacağız. Allah bu yolda hepimize anlayış versin. Amin!

Muhterem Dostlar!

Zamanla birçok denemeler yaptık ihvânı. Allah bize apaçık gösterdi, ayân beyan bildirdi: En çabuk yıkılanlar mürşidine ters düşenlerdir. Bunlar başka mürşitlere gittiler. Eğer gittikleri hakiki mürşit olsa idi “Evlâdım, sen bozduğun yerden düzelt.” demeleri gerekirdi.

İkinci olarak yıkılanlar, aile düzeninde tevhîdi sağlayamayanlardır. Þeriat-ı Muhammediye’nin ölçüleri içerisinde aile düzeninde tevhîdi sağlayabiliyorsa ihvâna, zevilerhama (mahremlerine) karşı tenezzüllü, tevazulu ve merhametli olacak. Bütün insanlara karşı merhametli davranması şart. Bunlar kemâline vesile olacak en büyük vasıtalardır. Mürşide sadâkat yok, ihvâna merhamet yok, mahremlerine merhamet yok. Neyin ihvânı olacak! Mümkün değil!..

Temelde mürşidin emirlerine harfiyen riâyet. Telkînin dışında kemâl bulmak mümkün değil. Hem telkîne, hem telkîn edene sâdık kalmadıkça bir hak iddia etmeğe hakkımız yoktur.

Birçokları telkîni bırakıyorlar, telkîn edene sarılıyorlar. Telkîn mânâdır, mutlaktandır. Mürşidin mânâ cephesini terk edip, maddesine sarılanlar, mânânın dışında kaldılar. Bal şişesini dışarıdan yaladılar. Mürşidin maddesinden mânâsına, kesafetinden letafetine, mutlak olan tevhide ermedikçe gerçek derviş olmak mümkün değildir. Sûret ve şekilde kalanlar, “Biz de ehl-i tevhîdiz”dediler. Ehl-i hâl, ehl-i zevk, ehl-i mânâ olamadılar. Anlara da ihsân eylesin Mevlâ.

Mânâya erenler, ebsem oldular, hâl ehli oldular. Sırlarını ve mahremiyetlerini korumak için azamî gayret sarfettiler. Gizli hazinenin sırları nâehle verilmez, anlatılmaz. Sûret ve şekille, duyup ve işitme, nakil ve hikaye ile ilmi evraktan alanlar, mutlaktan bîhaber olan zevat, çok şey bildiler ve anlattılar; hâlâ da anlatıyorlar. Hâlâ da “Biz biliriz!” diyorlar ve bildirmeye öğretmeye çalışıyorlar. Olmak, ermek, bilmek, bir hak iddia etmek... Bunlar yıkılmaya, zevâle giden bîçarelerin hâlleridir.

 Hâlde tevhît, mânâ ile olur. Mürşidin telkînine sadâkat, emir ve rızası doğrultusunda gayeye ulaşılır. Bunun dışında mümkün değil!

Allah bütün ihvânımıza sadâkat, samimiyet ihsân eylesin. Amin!

H. Hüseyin Sabri SOYYİÐİT            


 


 

         Þeriatım, tarîkatım,

         Hakîkatım, mârifetim,

         Ehl-i sünnet itikatım,

         Mürşidimin telkînidir.

 

 

         Âşıklığım, sâdıklığım,

         Hak yolunda ârifliğim,

         Varım yoğum hep iy’liğim,

         Mürşidimin telkînidir.

 

 

         Nispet varlıktan kurtulmak,

         Tecellîye mazhar olmak,

         Mânâ diliyle söylemek,

         Mürşidimin  telkînidir.

 

 

         Nasîhatı cândan duymak,

         Telkîni mutlaktan almak,

          Zevk u sefâsıyla dolmak,

          Mürşidimin telkînidir.

 

 

         Gerçek insanlığı bilmek,

         Sadâkatle insan olmak,

         Emâneti teslim almak,

         Mürşidimin telkînidir.

 

 

 

         Perdelerden öne geçmek,

         Dergâhına yüzüm sürmek,

        Sevgiye hem lâyık olmak,

        Mürşidimin telkînidir.

 

 

         Kur’an, hadîs fehmeylemek,

         Mânâların zevk eylemek,

         Makâmâtla fark eylemek,

         Mürşidimin telkînidir.

 

 

         Cennetine dahil olmak,

         Cemâlini seyreylemek,

         Sohbet ile hayat bulmak,

         Mürşidimin telkînidir.

 

 

         Dikkat eyle Hak Mürşide!

         Eriş onunla devlete.

         SABRİ ile gel sohbete.

         Mürşidimin telkînidir.

 

        

                                11. 6. 1991






Bu Sayfann Geldii Adres
Tasavvuf Derneği
http://www.tasavvufdernegi.com

Bu Sayfann Adresi:
http://www.tasavvufdernegi.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=50