TD Menü
 Anasayfa
 Sohbet Videoları
 Sesli Sohbetler
 Sohbetler
 Sesli
 ilahiler
 Mektuplar
 Hatıralar
 Öz Geçmişler
 İletişim
Canlı Yayın
Canli Yayini izlemek için tiklayin

Canlı yayın tarihleri:
Cuma: Cuma namazı sonrası (İzmir'e göre)
Cumartesi: 20.00 - 22.00
İlahiler
·Lâ ilâhe illallah.
·Aşk ile Allah dedikçe.
·N’olur halim Cân Sultanım !
·Hak’tır bizim sevdiğimiz
·Bize lütf-i Hüdâ’dır bu!
·Hû derim Allah
·Aşkın bana ver Allah’ım,
·İlhâm ihsân et Allah’ım!
·Ya Rab! Sen bu zâtın hikmetin bildir
·Ma’nâya gel ma’nâya.
·Cânım kurban cânânıma.
·Her yüzden nazarım sen.
·Dikkat et dostum, şekle aldanma.
·Hamd ederim, Mevlâm sana.
·Uzak durma yakın gel
·Zâhir bâtın Hû’dur Allah.
·Gel gitme yavrum gafil yoluna.
·Hidâyet Allah’tan, gayrıdan bilme.
·Allah Allah diye diye.
·Dedim: Elhamdulillâh!
·Yokmu bana el tutan?
·Gündüz gece arıyorum.
·Dîvâne gönül aşka tutuldun!
·Cânda cânânını incitme sakın!
·Gönüllerde binlerce ah u feryat var.
·Yüzüne bakan sende hiç gayrullah görmesin.
·Hak rızası bundadır.
·Davet Hak’tan duysana.
·Zikrederiz Allah deriz.
·Zaferin mübarek olsun kardeşim!
·Hamd et haline mü’minsin cânım.
·Mevlâm düşürme gaflete.
·Sevgili Habîbinin hürmeti için et zuhûr!
·Sâdık olan cânlar gelsin.
·Cân u cânânım merhaba.
·Bâtıl bizim neremizde?
·Pîr Seyyid’dir rehberimiz!
·Sadâkatle gel, tevhide boyan.
·Gönüldedir zevk u sefâ.
·Allah sana emretti.
·Gönül bize yârdan haber versene.
·Hak dostuna gayriyet hiç yakışmaz.
·Kerîmsin Mevlâm, duamız kabul et!
·Güzel ahlâk açar gönül kapısın!
·Âşık olana, Mevlâ cemâlini gösterir.
·Uyandır kalbini, şükret.
·Vicdân ile düşünsene!
·Nazarımız Hak’tır bizim
·Haremine gir, dedik de suç mu ettik?
·Bu âleme niçin geldin, görevin ne senin?
·İnsan olan anlar bizi.
·Hak aşkınız daim olsun.
·Kuvvet, kudret Mevlâ’nındır
·Hidâyet olmazsa Hak’tan,
·Niçin feryat etmez bilmem !
·Lâyık kul olmayı nasîb et bize.
·Yakar aşkın ciğerimi!
·Mevlâm hidâyet eylesin!
·“Re’sul hikmete mehafetullah”dır.
·Hak’tır bizim şuhûdumuz.
·Tevbe et, pişman ol de Allah Allah!
·İmdâda yetişti Pîr Sultanımız.
·Deme sakın: Ben dervişim.
·Þükürler olsun Mevlâ’ya!
·Sen vallahi cân u cânânımızsın!
·Essalât u vesselâm Muhammed Mustafa’sına...
·Sâdıklarla bile ol, gafillerle olma.
·Estağfirullah, tevbe Ya Rab! diyelim.
·Sevelim, sevilelim mü’min kardeşler.
·Îmânla ahlâkla varılır Sırr-ı Tevhid’e.
·Harfle savtle olmaz îfâ !
·Sabırla selâmet bulunur inan.
·Tevhidin özü budur.
·Þuhût, tefekkürle Allah diyelim Hû Allah.
·Allah sizden razı olsun!
·İlahi Mevlâm rızandan ayırma.
·Mevlâm yolun âsân etsin!
·Hak zikrini ihsân etsin.
·Sonsuz hamd ü senâlar Mevlâ’ya!
·Beni benden alan sensin.
·Lûtfet, kerem kıl cânânım benim!
·Sev mürşidi, gel sen bize.
·Emr-i Hak’tır ibadât u taat etmek,
·Kenz-i mahfinin sırrı onlarda.
·Þükrederim Rabbim sana.
·Gönlümüze giren bilir.
·Asker oğlum göreslendik.
·Çok şükür elhamdülillah!
·Paha olmaz asla size.
·Þükürler olsun Mevlâ’ya.
·Allah diyen âşıklarda kalmaz gam keder.
·Her an diyem Allah Allah.
·Hak sevgisi var bizde
·Sohbetimiz dost iledir.
·Sonsuz rahmet ruhunuza.
·Haccımız mübarek olsun kardeşim.
·Mutlu olur sizi seven.
·Kâmil îmân ver Allahım.
·Birdir Allah yok şeriki!
·Sonsuz şükür Rabbimize!
·Himmetine her an muhtacız Efendim!
·Bahr-i Ummân derler sana.
·Hak orucun kabul etsin.
·Buldum cânda cânânımı.
·Cânım Muhammed Mustafa.
·Rabbim sevgisine mazhar kılsın!
·Nazar kıl sen bu aleme, gör neler var...
·Gerçek insan, gündüz gece Allah der.
·Tenezzül, tevâzuyla gerçek insan bunlar.
·Ârifiyet ver Allah’ım!
·Halk içinde mecnûn olan dîvâneye bak.
·İlâhî Rabbim, hikmetinden suâl olunmaz.
·Ezelden Hak sözü vermiştir bunlar!
·Âşıklıktır rehber bize.
·“Hesap, muhasebemde vekilim Allah’tır” de.
·Gayemizi dil ifade etmekten acizdir.
·Hû, lâ ilâhe illalah.
·Hamd ü senâ Rabbimize.
·Cân u cânânımsın benim !
·Þâhit Mevlâm kalbimize.
·Merhametin sonsuz senin!
·Mahrum olmaz Allah diyen.
·Sen kendini ne sanırsın?
·Hû Mevlâm Hû Mevlâm, aşkın bana ver Mevlâm.
·Yuvalarında huzûr sevgi ver Allah’ım!
·Hak mürşidden aldık ilham.
·Hak Lâ ilâhe illâllah...
·Kelâm anı anlatamaz.
·Hak hidâyet etmedikçe
·Telkînimiz rehber bize.
·Þâh-ı Merdân’ı önder bilelim.
·Hak zikrini verdin bize.
·Bize sâdık olan gelsin.
·Bir lâhza ayırma beni senden!
·Hak mürşitten olur ihsân.
·Himmet edin dostlar bize.
·İkrâm eyle, gül yüzüme.
·Ne güzeldir ne güzel!
·Ey Rabbim bizi mahrûm-i dîdar eyleme!
·Bizi sevgine lâyık kıl Ulu Mevlâm!
·Himmet olur inan, şüphen olmasın.
·Gerçek insan işte bunlar.
·Gel ey yolcu dinle sohbet.
·Hak Mürşidi bilmedikçe.
·Âsân olur yollar sana.
·Ne güzeldir, ne güzeldir!
·Rahmetinden mahrûm etme!
·Cân mürşitten olur ihsân.
·Sen öğrettin Cân Sultanım!
·Dosta vuslat etmek için.
·Allah Allah diye geldim!
·Beni ifna eden sensin,
·Gelin yavrularım tevhide gelin.
·Hak’tır bizim sevdiğimiz.
·Mürşidimin telkînidir.
·Emre mutî olur isen,
·Hak mürşitten olur ihsân!
·Bilmek için sâdık gerek!
·Mutlak îmân telkîniniz!
·Zikret Hakk’ı, gir meydana.
·Sonsuz hamd ü senâ Mevlâm!..
·Biz, Melâmi kurbanıyız.
·Tut elimiz ezel-ebed.
·Yol ver bize ulu dağlar, geçelim!
·Zikret Mevlâ’yı Mevlâ’yı!
·Boşa durma, hikmet ara.
·Cemrelerin var hikmeti
·Bize âşık, sâdık derler.
·Ne güzeldir insan olmak,
·Kâmil îmân kalbimizde.
·Nice yüz bin hamd ü senâ!
·Rabbim rızandan ayırma.
·Hak Erenler, aşka çare var mıdır?
·Sultanımız vardır bizim.
·Dikkat et kendine gel!
·Cân mürşidim cânım feda!
·Gelin Dostlar, aşk ile ALLAH diyelim!
·Kerîmsin, Rahimsin Ulu Mevlâm!
·Ya Rab, kul olabilmek için tut elimiz!
·Dikkat et, sakın taş atmayasın!
·Ulu Mevlâm, hikmetlerinden suâl olmaz!
·Hakk’ın zikriyle feth u bâb olur dostlar.
·Kur’an-ı Kerim’in ikiz kardeşidir.
·Bunlar, salât-ı daimün’dedirler.
·Allah şerrinden korusun!
·Derdimin dermânısın Efendim.
·Açar güller handân olur.
·“İhdinas sırate’l-müstakim”den gidenlerdir.
·Cânda cânânla tevhit etmenin ta kendisidir!
·Enfüste, âfâkta ne varsa Hakk’ındır.
·İhvânımız urûç, nüzûl etmenin sırrını bilirler.
·Hak’la bâtılı seçen îmânımız var!
·Hakiki insan, Hakk’ı, bâtılı fark edendir.
·Dinin ahkâmı Þeriat’tır.
·Kerim Allah, Rahim Allah!
·Vatandaki bayram başka!
·Allah Hak yolda bize anlayış versin.
·Bayrağımın sallandığı yerdir vatanım.
·Hak Resûl’e erem dersen.
·Mürşidimin nasîhatı.
·Nasip eyle Mevlâm bize!
·Allah gönlünüzün muradını versin.
·Lütfet, kerem kıl âciz kuluna!
·Allah deyin huzûr bulun!
·Allah Allah Kerim Allah!
·Sermayemiz sadâkattir,
·Ne güzeldir derviş olmak!
·Emre mutî olmak gerek.
·Þirk-i hafîden bizleri koru Mevlâm!
·Hakk’ın muhâtabı insan.
·Gül bizimdir, gül kokarız!
·Cânım kurban Mevlâm sana!
·Ruhundan ruh verdin bize.
·Dikkat eyle, sohbet dinle!
·Kullarının suçuna bakmazsın Mevlâm!
·Takdire razı olanlardan et bizi!
·Sadâkatın rehber senin.
·İmtihandır dikkat eyle!
·Huzûr ver Allah’ım ümmet-i Muhammed’e!
·“Vatan sevgisi îmândandır!” bunu bilelim.
·İslâm’ın dışında yol arayanlar.
·Dervişler güzel ahlâkla sevilirler.
·Yolunuz açık olsun!
·Fenafillâh vardır bizde.
·Tevbe, istiğfar var dillerinde.
·Bize hayat O’ndan gelir.
·Sana saygı şeref bize!
·Derviş olamaz derviş !
·Ben beni bilmenin hayrâniyem!
·Ben sanırdım zikrederim.
·Þayet dervişim dersen.
·Her gününüz bayram olsun !
·Gel, Melâmet sırrına gel...
·Ya Rab, bizi uzak eyleme Evlâd-ı Resûl’den!
·Sâdık kul ol, gel sen bize.
·Yürü yavrum, sen, Hak Resûl’ün izinden yürü !
·Bilen, bilinen birdir.
·Halde tevhid edelim.
·Þekilde kalma, gel ma’nâyı fehmet!
·Aşkta mihmânımdır benim.
·Hak yolunun sâdıkıyız.
·Melâmiler derler bize.
·Halk yüzünden Hakk’ı sevsin.
·Zikrederim Allah derim.
·Razı olur Rabbin senden.
·Râbıtamız Hak’tır bizim.
·Hak o zaman razı olur!
·Hakk’ın takdîrine razı olacaksın!
·Güzel ahlâk yolun açar.
·Hikmetler var dervişlikte
·Gelin dostlar muhabbete!
·Bağlantısı zikrullahtır.
·Güzel ahlâklarıyla sevilir bunlar!
·Perde hicap olmaz size.
·Kâmil îmân buna derler!
·Âşık, sâdık, ârif insan!
·Dostun haremine aşkla girenleriz!
·Dosta vuslet etmek için
·Ehl-i tevhit derler bize.
·Sevgilinin sohbetine gönül verenleriz!
·ALLAH diyen dil var bizde.
·Kur’an-ı Kerim’de hikmetler vardır.
·Mürşidin himmetiyle ilhâm olur Hak’tan bize!
·Keyfiyeti anlatamam!
·Telkînimiz mutlaktandır, renge şekle aldanmayız.
·Mürşidimin ikrâmıdır!
·Yüzünüze âlem hayran!
·İhsân eyle dervişlere!
·Nasip etti Mevlâm bize!
·Hak Resûl’ün vatanıdır.
·Lebbeyk Allahümme lebbeyk!
·Tefekkürle Allah deriz.
·Gel dervişim zikredelim.
·Gönül eri dervişlerdir.
·Lütf-i Hüda’dır,
·İstiyorum, ilâhiler yazayım,
·Anlatılmaz hâlimiz var!
·Cânım, ruhum mürşidimdir!
·Sâdık kuldan hacı olur.
·Haccen mebrûr inşaAllah!
·Gel dervişim bilişelim!
·Her hâliyle örnek insan!
·Aşkın bana hayat verir!
·Hak nûruyla çok güzelsin!
·Güzelliğin anlatılmaz!
·Ehl-i tevhit nâra yanmaz.
·Lütfeyle Mevlâm bize.
·Dervişlerin emelidir!
·Râbıtanda bulacaksın
·Hak erenler safındadır.
·Melâmileriz!
·Melâmiyiz, zikrederiz.
·Þifa olan telkîn bizde!
·Emre sâdık olmak gerek!
·İlhâm olur Mevlâmızdan!
·Haşret Mevlâm ihvânımız!
·Kar kapadı yolumuzu.
·Ulu Mevlâm bizi mahrum eyleme!
·Sonra pişmanlık fayda vermez...
· Emre sâdık dervişleriz
·Dosta vuslat etmek için
·Hak erenler bu yoldadır
·Hak mürşidin telkîniyle
·Hû desin Mevlâm
·Nasip eyle Mevlâ cümle ihvana
· Allah diyelim Allah
·Hak yoldadır can dervişler

Toplam 307 lahi kaytl
Mart 30, 2005 03:42 S CST

Hacı Dursun Efendi'yle İlgili Hatıra

20447 Okunma
  Bu Sayfay Yazdr   PDF Dosyas Olutur   Bir Arkadana Gnder


 İzmir, 20. 4. 2003

İsmet Hoca!

Hep araştırıyorsun, hep bir şeyler yazmak istiyorsun, sonraya hatıra kalsın. Bu vaziyette ikimize de çok rahmet okutacaksın. Hem bana hem kendine.

Zaten en güzel hizmeti kalem verir. Peygamberimiz Kur’an-ı Kerîm’i hem ezberletmiş, hem de yazdırmış.

Siz de bütün olayları yazıyorsunuz maşallah.

Bak İsmet Hoca!

Başımdan geçen bir olay var –bir hadise-:

Buradan gemiyle İstanbul’a gittik. Efendi Hz.’leri bizi Alsancak’tan yola koydu. Yolda yememiz için bize meyveler almıştı. Ruhu şâd olsun.

Benim en büyük kazancım, mürşidimin rızasını ve duasını almaktır. Himmetlerini Allah üzerimizden eksik etmesin. Amin!

Sene ‘63 veya ’64. İstanbul’dan da Trabzon’a gitmek üzere Karadeniz’e giden Trabzon vapuruna bindik. Büyük bir vapur. Karadeniz halkı da namazcı. Ön güvertede muhterem bir zât, çok güzel bir ezan okudu: İkindi ezanı. Bütün sergiler serildi. Of’lu Hacı Dursun Hocaefendi ön taraftaydı. Bu Dursun Efendi, Çarşamba’daki Þeyh Mahmut Efendi’nin eniştesi hem de hocasıdır. Bunlar şeriatçı, kaşı çatık, sert...

Sünnetler kılındı. Bu Hocaefendi:

-Benim özrüm var. Namazı kıldırabilecek birisi gelsin.

Bir efendi çıktı. Ben kıldırayım, dedi, hocayım. 

Hacı Dursun Efendi sordu:

-Ne iş yaparsın?

Muhterem “Ziraatçıyım”dedi.

-İmamlık ziraatçı işi değil, dedi. Olmaz, dedi.

Bir kişi çıktı. Ona da aynen sordu:

-Siz ne iş yaparsınız?

-Hocayım, dedi.

-Anladık hocasın, ama ne iş yaparsın?

-Bakkal!

-Hocaefendi, imamlık bakkal işi değil...

Ben çıkacağım, ama cesaret edemiyorum. Gencim, sakalım yok. Yaşım otuzlarda.

Ve çıktım. Orada ön tarafta cüppe gibi bir şey var. Ben onu hemen aldım, giyindim. Dönme niyetim yok.

-Dur bakalım genç, sen kimsin?

-Ben imamım ve imamlık işi yaparım.

-Hah, tamam! Ben de imam arıyorum zaten.

Namazı Allah’ın izniyle kıldık.

- Maşallah, güzel namaz kıldırdın!

- Güzel namazı kıldırdım. Güzellik namazda, dedim. Dinin direği olan namaz güzelin en güzelidir. Güzel olan namazı kıldırdım.

- Bak bak! Neler de bilir! Tamam, güzel, aferin!..

- Ama namaz vasıtadır, gaye değildir.

- Bana bak çocuk, ne diyorsun sen?

- Namaz, gayeye ulaştıran bir vasıtadır. Gaye, harem-i ismete girme, dosta vuslattır. O zaman ne naz kalır, ne de niyaz.

- Allah Allah! Neler biliyorsun yahu! Neler söylersin sen!?.

- Evet efendim.

Biz bu sohbete  başlayınca, halk üzerimize hücum etti. Herkes üzerimize yığıldı. Hoca efendi, halka kızdı:

- Dağılın! Sizin anlayacağınız meseleler değil bunlar.

Sırtımızı halka çevirtti. İkimiz yan yana sohbet ettik:

- Anlat bakayım, ne demek istiyorsun?

- Efendim, namazda huzur olabilmesi için, mi’raç olabilmesi için, mü’min şirk fiilinden, şirk sıfatından, şirk olan vücudundan soyunacak. Yoksa nefsinizle yaptığınız gerek ibadet, gerek ilim şirktir. Þirk-i hafîye girer.

- Çocuk döveceğim seni! (Hemen bastona sarılıyor.) Sen benim ilmimi de ibadetimi de şirke sokuyorsun.

- Vurursun tabiî! Çünkü siz, o vuranın elinde esirsiniz. Eğer mânânız söz sahibi olsaydı “Söyle evlâdım, hikmetli bir şeyler söylüyorsun...” Ne yazık ki nefsiniz söz sahibi sizde.

- Çocuk, ben sıradan birisi değilim. 40 defa hoca cemiyeti yapmış, binlerce âlim yetiştirmiş birisiyim. Sen Oflu Hacı Dursun Efendi’yi duymadın mı?

- Çok yazık etmişsin! Hani duymasaydım! Hani böyle şanın, şöhretin olmasaydı. Mütevazı, alçak gönüllü olsaydın! İlmin, iradenin, bütün varlıkların Allah’ın olduğunu bilseydin. Karşıma “Ben âlimim!” diye dikilmeseydin de mütevazı bir derviş olarak dikilseydin!

- Allah Allah! Deli edecek bu adam beni!..

- Hani bir deli olabilseydin! Varından, benliğinden geçebilseydin! Fena-yı tamda bekaya erseydin! Nefsinle ben değil de; Hak’la ben deseydin!

- Sen beni Hak’tan gayrı mı görüyorsun?

- Evet, evet! Çünkü şirk fiilin var, şirk sıfatın var, şirk vücudun var. Nefs-i emmârenin elinde bir oyuncaksın.   

- Lâ ilâhe illallah! Öldürecek beni bu adam! Döverim seni. Bastonu kafana vuracağım.

- Dedik ya, vuran var ya! Seni gazaba getiren odur. Vurursun. Peki canım, hadi bana eyvallah! Seni kızdırmaya, öfkelendirmeye ne hakkım var!

- Yok, gidemezsin bir yere! Beni yaralamışsın. Gidemezsin bir yere!..

-  Allah’tan dua ve niyaz ediyorum ki, Nasrettin Hoca’nın göle mayayı vurması gibi, belki de göle mayayı tuttururuz. Varlığından, benliğinden soyunursun.  Olursun hiç, bilirsin hiç, görürsün hiç! Suç mu işledik sana ilm-i tevhîtten, ilm-i Ledün’den haber verdikse?.. 

Ne zaman sevilen kul olacaksın da Hak diyetin olacak? “Gözümden gören, dilimden söyleyen, elimden tutan Hak’tır!” diyeceksin?

- Okudum, okudum oğlum. Tasavvuf kitapları okudum. Fenâfillah olanda olur böyle!

- Kitaptan okumakla bu olmaz. Bir kâmil mürşide varmadan olmaz.

Çok kızdı, öfkelendi. Fakat çok d hoşuna gitti. Beni kaldırmadı yanından. İkindiden akşama kadar tartıştık. Akşam namazını kıldık. Tekrar sohbet başladı.

- Biz Mekke’ye dönerek, suyla aldığımız abdestle namaz kıldık. Hocam, âşık, sâdık derviş olursak, “Âşıklar kıblesi seme vechullah!” Allah bize salât-ı daimûnu ihsan etsin.

- Amin! Allah aşkına sen beni ne yaptın yahu? Dengemi bozdun. Nerden öğrenmişsin bunları? Kimsin sen?

- Canım, can mürşidim bildirdi.

- Çabuk ne söylediyse söyle bana!

- Canım öyle kolay mı? Bir bahçeyi bellemeden, temizlemeden, taşından, kökünden temizlemeden nasıl ona tohum ekersin?

Hoca efendi, müsaade et de yemeğimizi yiyelim. Bak çocuklar bekliyorlar. Gideyim çocukların yanına. Sen de git yemeğini ye!

- Git, ama on dakikaya geleceksin.

Benim imamlık ettiğimi görünce gemiciler, hocayla sohbetime de şahit olunca bir sini yemek getirmişler çocukların yanına. Gittim, çocuklar yemiş doymuşlar, bana ayırmışlar.

On - on beş dakikada hemen döndüm. Hoca efendi de gitmiş, hemen gelmiş benden evvel. Yine sohbet başladı. Bu sefer Hoca’da bir tevazu gördüm:

- Çok bağırdım sana. Kızdım sana! Bastonu kaldırdım. Bana hakkını helâl et. Hem sana kızmaya ne hakkım vardı!..

- Yok Hocam, haklısınız, çok haklısınız. Ben size ağır sohbetler yaptım. İlminize, iradenize dokundum.  Varlığınıza, benliğinize dokundum.

- Peki, dedi Hoca efendi, sıfat zatın aynı mıdır, değil midir?

Akaid sorusu sordu Hoca efendi.

- Sıfat zâtın bir yerde aynıdır. “El vahde bilâ kesre” Kesretsiz bir vahdet!

Bir yerde sıfat zâtın gayrıdır. Tafsilat-ı Muhammediye. Hak batın, halk zahir.

Ve yine bir yerde ne ayrıdır, ne de gayrı.

Hocam, bunlar makâmâttırlar. İlm-i Ledün’le çözülür bunlar.

- Ah evlâdım! Ben bunları çok okuttum. Aynıdır diyenlere taş attık. Gayrıdır diyenlere taş attık. Demek biz yanlış mı yaptık?.. İmam-ı Âzam’ı da böyle söylediği için zindana atmışlardı. Demek onu da zâhir ulema anlamamıştı. Demek yavrum, evlâdım bunlar makâmât mıdır?

- Evet efendim! “Sıfat zâtın aynıdır” diyenler, makam-ı Ruh’ta. Vahdet makamda.

“Sıfat zâtın gayrıdır” diyenler... Bu, bir makamdır. Tafsilat-ı Muhammediyedir. Hak batın, halk zâhirdir.

“Ne aynıdır, ne gayrıdır” Muhamammedî makamda. Ehl-i sünnet vel cemaat. Kesretle vahdeti tevhît edebilme. Buna    da Kavseyn makam denir.

- Ah evlâdım, bu dersleri bana ne zaman göstereceksin? Söyle Allah aşkına mürşidin sana nasıl anlattı bunları?

O zaman mürşidim tarafından görevlendirilmişiz ders vermekle. Ama utandığımdan söyleyemedim bunu. Yatsı namazını kıldık. Gece yarısı oldu. Bırakmıyor beni. İlla “Bana anlat!” Teslim oldu.

Oturduğumuz yerde ellerini tuttum. Tövbeyi, zikri verdim. Tevhîd-i ef’ali tarif ettim.

- Ah evlâdım! Ben bunları çok okudum, ama okumakla olmazmış...

İki saat kadar uyuduk. Ve yine sabah namazda buluştuk. Namazdan sonra pöstekilerde oturduk aynen. 2 saat, 3 saat...

Hocam, üç şeyle Allah’a şirk edilir. Þirk fiilinden geçeceksin. Fail Allah bileceksin. Fena-yı ef’al, tecellî-yi ef’al, cennetü’l- ef’al zevkine erip, “Lâ fâile illallah” diyeceksin.   

O gün akşama kadar hep sohbet ettik. Fakat hiç itiraz etmedi bu sefer. Kendisine açık seçik söyledim: melâmette kişiye değil; Hakk’a biat vardır. “Habibim, sana biat edenler, bana biat ederler. Elinizin üzerindeki el, Allah’ın elidir. Yani, yed, kuvvet, kudret, ilim, irade Allah’a aittir.

Hoca efendi, hiç istemiyor yolculuk bitsin!..  İki gün iki gece çok az uyku, hep sohbet ettik. Trabzon’da vapur rıhtıma yaklaştığı zaman, onu adamları sardılar:

- Ne oldu sana?   Ne oldu sana?  

Başladı ağlamaya... Gözyaşlarıyla:

- Hocam yine görüşeceğiz inşallah!

Hoca efendi Of’a... Ben Araklı’ya gittim. Gözyaşlarıyla birbirimizden ayrıldık.

1975’te babam Hacı Muhittin Efendi, kayınpeder Hacı Tevfik Efendi, Hicaz’da buluştuk. Birileri söyledi ki: “Hacı Dursun Efendi buradadır.” Yerini öğrendik, yanına gittik. O söyleyen arkadaş, bizi Hoca Efendinin yanına getirdi.

Biraz rahatsızdı ve divanında yaslanıyordu. 4-5 kişi yanında vardı. 4-5 kişi de biz gittik. Oda doldu. Herkes elini öptü. Duasını aldı. Ben ihramlı idim. Arkada kaldım.

- O ihramlı genç neden gelmedi benim yanıma, diye seslendi.

Dedim:

- Hocam, geleceğim de kalabalık. Size zahmet etmeyeyim diye sıra bekliyorum.

Yol açıldı, yanına gittim ve elini öptüm. Gözlerime dikkatli baktı.

- Sizi bir yerden tanıyor muyum? diye sordu.

- Tanıyorsunuz Hocam.

- Söyle nerden tanıyorum? Heyecanlandırdın beni.

Oradakiler de O’nun talebeleri. Hoca efendiler, babam, H. Tevfik Efendi.

Yine dedim:

- Tanıyorsunuz Hocam.

- Söyle söyle, durma!

- Seneler önce Hocam, sizinle bir yolculuk yaptık. Vapur yolculuğu.

- Allaaah! Allaaah! Allaaah! Ben bu gözleri tanıdım. Sen benim elimi niye öpüyorsun? Ben senin elini öpeceğim. Sen İzmirli Sabri Efendisin değil mi?

- Evet!

Sarıldık birbirimize... Ve oradaki cemaate:

- Hayatta iki gün yaşadım, hoca efendiler! İki gün bir yolculuk yaptık. Bütün hayatıma bedel. Lütfen bizi ikiden ikiye bırakın.

Hizmeti eden kişiye de:

- Sen dışarıda dur, dedi.

Babamlar hayrette kaldılar. Beraberce öğlen namazını kıldık. İkindi namazını kıldık.

Bana:

- Orda 3 derste şirk var, demiştin. Birini verdin, ikisi duruyor, dedi.

Tevhîd-i ef’ali vermiştim. Tevhîd-i sıfatı ve Tevhîd-i zâtı orada birden verdim. Çok sevinmişti.

- Demek gizli şirkten böyle kurtulunur! Demek Sabri Efendim şirk fiilinden, şirk sıfatından, şirk vücudundan  böyle kurtulurmuş insan. Sana can u gönülden teslimim. Her söylediğini kabul ediyorum.

Ah evlâdım, beni öyle rahatlattın, öyle sevindirdin!.. Ölsem de gam yemem. Lâ fâile illallah beni vuslete getirir, kemâle erdirir. Allah’a sonsuz hamd ü sena. Ne kadar müteşekkir olsam az!

Gece geç vakitlere kadar bunların sohbetini yaptık. Görüştük, vedalaştık. Müsaade istedik, ayrıldık.

- Memlekete gelince bana gelecek misin? Söz ver!

- Geleceğim!

Hacdan sonra memlekete gittim. Hoca efendinin ömrü vefa etmemişti. Ruhu şâd olsun. Böyle bir hatıramız, zât-ı muhteremle geçmiştir.

Melâmette ilim, ilmullahtır. Allah ilmidir. Kesbî ilim, ilmullahın yanında hükümsüz kalır.

İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsen

Bu nice okumaktır.

İnşallah bundan sonra da müsait bir zamanda Küçükköylü Ahmet Efendiyle geçen hadisatı size anlatırım.

Selâm ve sevgilerim ve dualarım hep sizinle olsun.

Allah'a emânet olunuz.

                                                                                                                                                    Hacı Baba



Telif Hakk © Tasavvuf Derneği
Tm Haklar Sakldr.


Kategori: Hatıralar
Anahtar Kelimeler: Yok
aretle: Share/Save/Bookmark

[ Geri Dn ]
E-Kitaplar
Bir Ayet

40.20. Allah, adaletle hükmeder. O'nu býrakýp taptýklarý ise, hiçbir þeye hükmedemezler. Þüphesiz Allah, hakkýyla iþiten ve görendir.

[ Mü'min Sûresi:20]
Kimler Bağlı
Ho geldin, Misafir
Üye adı
ifre
 

Kayt Ol
ifremi Unuttum
Sitemizde uan:
29 Ziyareti, 0 ye
Toplam 29 kişi var.
Arşiv
· Efendiyle Hemdem Olma
· Küçükköylü Ahmet Efendi'yle İlgili Hatıra
· Hacı Dursun Efendi'yle İlgili Hatıra
· Benim Yıkadığım Cennete Gider
· Gençlerden Beklenenler
· Akıldır kişiyi mesul eden
· Ey Allah İçin Yaratılan İnsan!
· Nedir Þeriat?
· Bu Halimizle mi?!.
· Demek hayrihi ve hayrihi ha!..
· Ehli Tevhidin görevi
· Zikrin önemi
· Yürü yavrum Hak Rasulün izinden yürü
· Hayatta En Güzel Þey: Huzur!..
· Hak Mürşidim Yol Gösterdi
· Sevgili Gençler
· Kadere rıza
· Mezarlığın Ötesinde mi?!.
· Kadere Rıza!
· Yolculuk! Yolcular!..
· Tarikatların Dejenere Oluşu!
· Vatan Sevgisinde Bir Vücut Olmak!
· Vücuda Hürriyetin Gelişi!..
· İki Zıt Bir Yerde Bulunmaz!..
· Yabanda Gezenlerden Olma!..
· Seni Sana Anlatmak!..
· Allah'ın Hikmet Hazinesi: İnsan!
· Niçin Seviyorum?..
· Muhterem Kimdir?
· Hak'tan Gayrı Değiliz!..
· Oğuz ve Sevda evladıma
· Sevgili Kızım
· Kader kaleminin bana yazdığı...
· Dilin Dikeni Kırılacak
· İyilik
· Rahmetin Yağışı
· Mürşidi Kamil
· Güzel Ahlak
· Hak Yolun Yolcuları
· Hakka Giden Hak Yolcuları
· Sevgili Dostlarım!
· Muhterem Dostlar!
· Hanım Kardeşler!
· Huzur, îmân-ı kâmilde
· Kardeşime ve Oğluma
· Zirve-yi Tevhide Giden Yolun Yolcuları!
· Ezelden ebede koşturan yolcu!
· Hayırlı Bayramlar
· Hüseyin Sabri Soyyiğit Efendi'nin Özgeçmişi
· Ana Temel İhmâle Gelmez
· Gayrullaha Düşürmesin
· Râbıtamız Hakk’adır.
· Fetih İki Kısımdır
· Kadere rıza ancak iman-ı kâmille…
· Gerçek iyilik!
· Hedefimize Ulaşabilmek İçin!
· İslâm’ın ana kaidesi
· EFENDİLERE HİTAP
· Kendine dönebilse...
· Bugünün yarını yok!
· Hacı Baba, neler yaptınız?
· İlk Emir: Oku!
· Selâm
· NE İSTİYORSUN!..
· KİÞİYİ HUZURA ÇIKARTAN ABDEST
· Melâmeti günlük hayata uygulamak
· Sadâkat sadâkat sadâkat!..
· Ne kadar sadâkat o kadar huzur
· Birbirinden Ayrılmaz
· BABALAR DİKKAT!
· ANALARIN AYAÐI ALTINDA
· Âfakî ve Enfüsî Mücadele / 31. 01. 2004
· BAYRAM VE HUZUR
· İnsanı vuslata getiren nedir?
· Allah'ın zikri yeter
· Akıl erdiremiyorum
· Urucun nüzûlün yolu
· Þiarımız, Ceza Değil; Aftır!
· Hakikatin elbisesi
· Hz. Muhammed (s.a.) Neyi Getirdiyse…
· Namaz Kılmak
· Oruç tutmak
· Hacca Gitmek
· Zekât Vermek
· HADDİNİ BİLMEK
· Birbirinden ayrılır mı!
· TAKLİTTEN TAHKİKA
· Müminler kardeştirler
· İslâm’da, imanda kardeşlik
· KUTLU DOÐUM
· Kalplerin huzura kavuşması
· İman ve amel-i Salih
· sevginin hâkim olması
· Zorlukları hâlleden ne?
· VAR ONLARLA KAL
· Nâr Nura Döndü mü?
· Engelleri kaldırmak
· Temizlik imandandır
· Tek düşüncemiz…
· Allah'ın zikri yeter
· Melâmeti anlatmak
· BİR MELÂMİ NASIL OLMALIDIR!
· Melâmet bir meşreptir
· Melâmet anlayışımız
· Melâmet’in özünü Muhafaza
· İlâhî aşk
· Seyyid M.Nurül Arabi Efendi Hazretleri
· Niyazi-i Mısri Efendi Hazretleri
· Pirizrenli H. Ömer Lütfi Efendi Hazretleri
· Hasan Fehmi Tezdoğan Efendi Hazretleri
· Ahmet Kumanlıoğlu Efendi Hazretleri
· Kurban Bayrami Mesaji 10.01.2006
· Muhterem İmam Efendiler ve Sevgili İhvanlarım
· 05.10.2006 Bayram Mektubu
· 12.10.2006 Ramazan sonrası uyarı mektubu
· Melametin Tanimi
· Ey Allah için yaratılan Hz. İnsan!
· Yürü Yavrum, Sen, Hak Resulün İzinden Yürü!..
· Dostlarıma
· İzmir, 28. 12. 2006
· İzmir, 04. 01. 2007
· Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmak!..
· Mânevî Mes’uliyetin Ağırlığı!..
· ZİKİRSİZ OLMAZ!
· Zikir ne yapar?
· Ana temel ihmâle gelmez
· Gizli Þirkten Kurtulmak / İzmir, 07. 02. 2007
· Yare Vuslat Ettiren Telkin / İzmir, 18. 02. 2007
· Hakikat İlmi, Mensuplarına Verilmeli! / 22. 02. 2007
· NİÇİN "MUHAMMEDİ MELAMİYİZ" DİYORUZ! / 08. 03. 2007
· Yokluğu Sermaye Etmek! / 22. 03. 2007
· HAK DOSTLARININ KÖKÜ KESİLDİ Mİ? / 25. 03. 2007
·  CANIM ANACIÐIM! / 26. 03. 2007
· HAYAT NEHRİNDEKİ HALİMİZ!.. 05. 06. 2007
· Þeriatla Hakikat: Beden ile Ruh! / 06. 06. 2007
· MEYVELİ AÐAÇLAR: İLİM SAHİPLERİ!.. 12. 06. 2007
· AMAN DOSTLAR, DİKKAT!.. 20. 06. 2007
· İYİ İNSAN OLMAK... / 22. 06. 2007
· HAKİKAT KAPISINI ARALAMAK... / 25. 06. 2007
· ALLAH'A MUHATAP: İNSAN! / 28. 06. 2007
· GÖNÜL KALESİNE TEVHİT BAYRAÐINI ÇEKMEK / 12. 07. 2007
· GÖZÜMÜZE HİÇBİR ÞEY PERDE OLMASIN! / 29. 11. 2007
· KOMÞU KARDEÞTİR, AYRICA DA MÜ'MİN KARDEÞTİR! /10. 12. 2007
· KURBAN BAYRAMINIZI TEBRİK EDERİM! / 19. 12. 2007
· Akl-ı Selim / 14. 01. 2008
· HEM ALLAH'A HEM DE HZ. MUHAMMED (A.S)'A TABİ OLALIM 15. 01. 2008
· SOHBETLERİ ANLAYABİLMEK!..
· GÜZEL AHLAK / 27. 02. 2008
· DÜNYA-UKBA PAZARINDAN GEÇMEK! / 27. 02. 2008
· KENDİNİ BİLMEK / 06. 03. 2008
· HAK MÜRÞİDİN KIYMETİNİ BİLMEK! / 12. 03. 2008
· İLAHİ DÜZENE HİZMETTE KATKIMIZ OLMALI! /10. 07. 2008
· EN BÜYÜK DÜÞMAN! / 20. 07. 2008
· SEVGİLİ DOSTUM HACI ALİ EFENDİ / 21. 07. 2008
· ÞERİATIN İÇİNDE HAKİKAT MEVCUTTUR
· SEVGİLİ DOSTLAR
· 17. 11. 2009 tarihli mektup
· HAYIRLI BAYRAMLAR...
· 
· YA RAB, BİZİ UZAK EYLEME EVLAD-I RESULDEN
· SIR VE HİKMET HAZİNESİ İNSAN
· İYİLİKLERİN İNSANI OLALIM
· DERVİÞ KİMDİR?
· GÖNÜL YIKMAYALIM!
· TEVHİDE HİZMET
· ALLAHIN RAHMETİNE, MERHAMETİNE, MAÐFİRETİNE ÇOK MUHTACIZ!
· DERVİÞ OLAYIM DER İSEN / CAN MÜRÞİDİN TELKİNİYLE
· KENDİMİZİN GÜVENİNİ KAZANMAK
· ALLAH MUHABBETİ
· ZİKRULLAH
· YÜRÜ YAVRUM, HAK RASUL'ÜN İZİNDEN YÜRÜ!
· KUTLU DOÐUM
· MEVLA GÖRELİM NEYLER...
· NEBİLER SERVERİ AHMED GELİYOR
· CANLI ÖRNEK OLABİLMEK
· İNCİTME SAKIN
· DERVİÞLİK!...
· HİSSEDEBİLMEK...
· Ruhtan Ruh Alan Bizler
· SAFA GELDİN YA RAMAZAN
· BAYRAM MEKTUBU
· KURBAN BAYRAMI VESİLESİYLE...
· HALDE TEVHİD EDENLER!
· GÖNLÜMÜZDE DOÐSUN HER AN!
· iNSAN: GÜZEL VARLIK!
· HUZURDA OLDUÐUMUZU İDRAK EDELİM!
· HAYIRLI RAMAZANLAR OLSUN!
· NEDİR EN ZOR ÞEY?
· DALGAYI DENİZİN, DENİZİ DE DALGANIN DIÞINDA GÖRME!
· O SENDE İKEN, SEN O'NU GAYRIDA ARAMA!
· ALLAH'IN YAKINLIÐINI YAÞAMAK!
· VARIRSIN VAHDET İLİNE
· KUTLU DOÐUM
· Dostlarımızı Ziyaret!
· Bereketli Ziyaret!
· DOSTLARIMIZI ZİYARET!
· DOSTLARIMA

Toplam 197 kayıt var

Anasayfa | Kur'an-ı Kerim | Videolar | İlahiler (mp3) | İlahiler | Hatıralar | Mektuplar | Sohbetler | Öz Geçmişler | Kullanım şartları

©2002 Tasavvuf Derneği Tüm hakları saklıdır.