16.26. Onlardan öncekiler de (peygamberlere) hile yapmýþlardý. Sonunda Allah da onlarýn binalarýný temellerinden söktü üstlerindeki tavan da tepelerine çöktü. Bu azap onlara, farkedemedikleri bir yerden gelmiþti.
16.27. Sonra kýyamet gününde (Allah), onlarý rezil eder ve der ki: ”Kendileri hakkýnda (müminlere) düþman kesildiðiniz ortaklarým nerede?” Kendilerine ilim verilmiþ olanlar derler ki: ”Þüphesiz bugün rezillik ve kötülük kâfirleredir.”
16.28. Kendilerine haksýzlýk ederlerken meleklerin canlarýný aldýklarý kimseler: Biz hiçbir kötülük yapmýyorduk, diyerek teslim olurlar. (Melekler onlara þöyle der:) ”Hayýr, Allah, sizin yaptýklarýnýzý elbette çok iyi bilendir.”
16.29. ”O halde, içinde ebedî kalacaðýnýz cehennemin kapýlarýndan girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!”
16.30. (Kötülüklerden) sakýnanlara: Rabbiniz ne indirdi? denildiðinde, ”Hayýr (indirdi)” derler. Bu dünyada güzel davrananlara, güzel mükâfat vardýr. Ahiret yurdu ise daha hayýrlýdýr. Takvâ sahiplerinin yurdu gerçekten güzeldir!
16.31. (O yurt,) girecekleri, zemininden ýrmaklar akan Adn cennetleridir. Onlar için orada kendilerine diledikleri her þey vardýr. Ýþte Allah, takvâ sahiplerini böyle mükâfatlandýrýr.
16.32. (Onlar,) meleklerin, ”Size selâm olsun. Yapmýþ olduðunuz (iyi) iþlere karþýlýk cennete girin” diyerek tertemiz olarak canlarýný aldýklarý kimselerdir.
16.33. (Kâfirler) kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rablerinin emrinin gelmesinden baþka bir þey mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmýþlardý. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardý.
16.34. Sonunda yaptýklarýnýn cezasý onlara ulaþtý ve alay etmekte olduklarý þey onlarý çepeçevre kuþatýverdi.
16.35. Ortak koþanlar dediler ki: ”Allah dileseydi ne biz ne de babalarýmýz ondan baþkasýna tapardýk. Onun emri olmadan hiçbir þeyi de haram kýlmazdýk.” Onlardan öncekiler de böyle yapmýþlardý. Peygamberlerin üzerine açýk seçik tebliðden baþka bir þey düþer mi!
16.36. Andolsun ki biz, ”Allah'a kulluk edin ve Tâðut'tan sakýnýn” diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik. Allah, onlardan bir kýsmýný doðru yola iletti. Onlardan bir kýsmý da sapýklýðý hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, inkâr edenlerin sonu nasýl olmuþtur!
16.37. (Resûlüm!) Sen, onlarýn hidayete ermelerine çok düþkünlük göstersen de bil ki Allah, saptýrdýðý kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez. Onlarýn yardýmcýlarý da yoktur.
16.38. Onlar: ”Allah ölen bir kimseyi diriltmez” diye olanca güçleriyle Allah'a and içtiler. Aksine, bu O'nun bizzat kendisine karþý gerçek bir vâdidir. Fakat insanlarýn çoðu bilmez.
16.39. Hakkýnda ihtilaf ettikleri þeyi onlara açýklamasý ve kâfir olanlarýn da kendilerinin yalancýlar olduklarýný bilmeleri için (Allah onlarý diriltecek).
16.40. Biz, bir þeyin olmasýný istediðimiz zaman, ona (söyleyecek) sözümüz sadece ”Ol” dememizdir. Hemen oluverir.
16.41. Zulme uðradýktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, onlarý dünyada güzel bir þekilde yerleþtireceðiz. Eðer bilirlerse ahiretin mükâfatý elbette daha büyüktür.
16.42. (Onlar) sadece Rablerine tevekkül ederek sabredenlerdir.
16.43. Senden önce de, kendilerine vahyettiðimiz kiþilerden baþkasýný peygamber olarak göndermedik. Eðer bilmiyorsanýz, bilenlere sorun.
16.44. Apaçýk mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). Ýnsanlara, kendilerine indirileni açýklaman için ve düþünüp anlasýnlar diye sana da bu Kur'an'ý indirdik.
16.45. Kötülük tuzaklarý kuranlar, Allah'ýn, kendilerini yere geçirmeyeceðinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabýn gelmeyeceðinden emin mi oldular?
16.46. Yahut onlar dönüp dolaþýrlarken Allah'ýn kendilerini yakalamayacaðýndan emin mi oldular? Onlar (Allah'ý) âciz býrakacak deðillerdir.
16.47. Yoksa Allah'ýn kendilerini yavaþ yavaþ tüketerek cezalandýrmayacaðýndan (emin mi oldular)? Kuþkusuz Rabbin çok þefkatli, pek merhametlidir.
16.48. Allah'ýn yarattýðý herhangi bir þeyi görmediler mi? Onun gölgeleri, küçülerek ve Allah'a secde ederek saða sola döner.
16.49. Göklerde bulunanlar, yerdeki canlýlar ve bütün melekler, büyüklük taslamadan Allah'a secde ederler.
16.50. Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar.